Beklenen
Ne hasta bekler sabahı,Ne taze ölüyü mezar.Ne de şeytan, bir günahı,Seni beklediğim kadar. Geçti istemem gelmeni,Yokluğunda buldum seni;Bırak vehmimde gölgeni,Gelme, artık neye yarar? Necip Fazıl Kısakürek
Bekleyen
Sen, kaçan ürkek ceylânsın dağda,Ben, peşine düşmüş bir canavarım!İstersen dünyayı çağır imdada;Sen varsın dünyada, bir de ben varım! Seni korkutacak geçtiğin yollar,Arkandan gelecek hep ayak sesim.Sarıp vücudunu belirsiz kollar,Enseni yakacak ateş nefesim. Kimsesiz odanda kış geceleri,İçin ürperdiği demler beni an!De ki: Odur sarsan pencereleri,De ki: Rüzgâr değil, odur haykıran! Göğsümden havaya kattığım zehir,Solduracak bir gül […]
Çile..
Gaiblerde bir ses geldi: Bu adam,Gezdirsin boşluğu ense kökünde!Ve uçtu tepemden birdenbire dam;Gök devrildi, künde üstüne künde… Pencereye koştum: Kızıl kıyamet!Dediklerin çıktı, ihtiyar bacı!Sonsuzluk, elinde bir mavi tülbent,Ok çekti yukardan, üstüme avcı Ateşten zehrini tattım bu okun,Bir anda kül etti can elmasımı.Sanki burnum, değdi burnuna (yok)un,Kustum, öz ağzımdan kafatasımı Bir bardak su gibi çalkalandı dünya;Söndü […]
Anneme
Anne girdin düşüme.Yorganın olsun duam;Mezarında üşüme. Anlamam, anlatamam.Düşen düştü peşime,Artık vadeler tamam… Necip Fazıl Kısakürek
Karacaahmet
Deryada sonsuzluğu zikretmeye ne zahmet!Al sana, derya gibi sonsuz Karacaahmet! Göbeğinde yalancı şehrin, sahici belde;Ona sor, gidenlerden kalan şey neymiş elde? Mezar, mezar, zıtların kenetlendiği nokta;Mezar, mezar, varlığa yol veren geçit, yokta… Onda sırların sırrı: Bulmak için kaybetmek.Parmakların saydığı ne varsa hep tüketmek. Varmak o iklime ki, uğramaz ihtiyarlık;Ebedi gençliğin taht kurduğu yer, mezarlık. Ebedi […]
Sakarya Türküsü
İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya:Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya. Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak. Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir:Oluklar çift, birinden nur akar, birinden kir. Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kainat:Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat! Fakat Sakarya başka, yokuş […]
Canım İstanbul
Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar. İçimde tüten birşey; hava, renk, eda, iklim;O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim. Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur;Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur. Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale,Ve kavuşmuş rüzgar onda, onda misale. İstanbul benim canım;Vatanım da vatanım… İstanbul,İstanbul… Tarihin gözleri var, surlarda delik […]
Kaldırımlar
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.Yolumun karanlığa saplanan noktasında,Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum. Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık.Biri benim, biri de serseri kaldırımlar. İçimde damla damla bir korku birikiyor;Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler…Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;Gözüne mil çekilmiş bir ama […]
Zindandan Mehmede Mektup
Zindanda iki hece.Mehmed’im lafta!Baba katiliyle baban bir safta!Bir de geri adam,boynunda yafta… Halimi düşünüp yanma Mehmed’im!Kavuşmak mi?..Belki ..Daha ölmedim! Avlu… Bir uzun yol… Tuğla döşeli,Kırmızı tuğlalar altı köşeli.Bu yol da tutuktur hapse düşeli… Git ve gel… Yüz adım…Bin yıllık konakNe ayak dayanır buna ,ne tırnak! Bir alem ki, gökler boru içinde.Akıl almazların zoru içindeÜstüste sorular […]
Anneme Mektup
Ben bu gurbete ile düştüm düşeli,Her gün biraz daha süzülmekteyim.Her gece, içinde mermer döşeli,Bir soğuk yatakta büzülmekteyim.Böylece bir lâhza kaldığım zaman,Geceyi koynuma aldığım zaman,Gözlerim kapanıp daldığım zaman,Yeniden yollara düzülmekteyim.Son günüm yaklaştı görünesiye,Kalmadı bir adım yol ileriye;Yüzünü görmeden ölürsem diye,Üzülmekteyim ben, üzülmekteyim. Necip FazılKısakürek
Necip Fazıl Kısakürek’in en sevilen 50 şiiri
Akmayan yaşlarla sıcacık yüzün;yavrum, bugün seni pek üzgün gördüm.Gözünde bir küçük noktadır hüzün,Neşeni ne bugün, ne de dün gördüm.Eğri dallar gibi halsiz, yorgunsun,Birikmiş sulardan daha durgunsun,Görünmez bıçakla içten vurgunsun,Seni öz yurdunda bir sürgün gördüm.Geçti bir cenaze peşinde ömrüm;Bilemem, vardığın neresi, bugün?Her gün yürüdüğün kadar yürüdün,Arkasından kendi ölünün; gördüm. */* Rabbim, Rabbim, bu işin bildim neymiş […]